Ekonomist ve Sagam Strateji Danışmanlık Kurucusu Murat Sağman, şu anda Türkiye’nin en büyük probleminin yüksek enflasyon olduğunu vurgulayarak, “Çözüm için toplumsal mutabakat şart. Enflasyonu düşürmek çok maliyetli ve zor bir şey” dedi.
Bu yıl yavaşlama ve işsizlikte artış beklediğini anlatan Murat Sağman ile seçim sonrası ekonominin gidişatını konuştuk.
SEÇİM SONUÇLARINI PİYASALAR NASIL ALGILADI?
2015’ten beri Türkiye’de ortalama 1.5 yılda bir seçim vardı. En azından seçim atmosferi bitti. Anayasa referandumuyla ilgili bir şey çıkmazsa, önümüzde dört yıllık seçimsiz dönem var. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan seçim akşamı yaptığı konuşmada mevcut ekonomik programın devamına işaret etti, Mehmet Şimşek konusunda bir U dönüşü olmayacağını gösterdi. Piyasalar bunu olumlu algıladı.
Her açıdan zor bir dönem olacak.
PEKİ YURTTAŞI NASIL GÜNLER BEKLİYOR?
Yüksek enflasyondan dolayı asgari ücret diğer memur maaşlarında, emekli maaşlarında ara zamlar oluyordu. Muhtemelen bu sefer olmayacak. Bu anlamda vatandaş için tabii ki çok daha zor bir dönem olacak. Satın alma gücü azalacak. Çünkü bir yandan enflasyon artarken, ona yetişecek ücret artışları gelmeyecek. Enflasyon hayatımızda olmaya devam ederken, bir gelir artışı olmayacak. Her açıdan zor bir dönem olacak. Yani şirketler tarafından maliyetler artıyor, onlar da zor durumda. Mayıs seçimlerinden bu yanan ertelenen zamlar vardı, vergi artışları. onlar devreye girecek. Yüksek faizlerle birlikte, ekonominin yavaşlama ihtimali var, bu durum işsizliği arttırabilir.
ORTADA UYGULANAN BİR EKONOMİ POLİTİKASI VAR MI?
Ben şu an uygulanan modelin adını hibrit model koydum. Biraz ortodoks var, birazcık da heterodoks devam ediyor. Karışık bir modelle gidiyoruz, ama bir önceki modelle devam etseydik burada iki tane risk vardı.. Birincisi hiper enflasyon riski vardı. İkincisi de bir ödemeler dengesi krizi ihtimali vardı.
Merkez Bankası hâlâ kurları kontrol ediyor. Swaplar yurtdışı işlemlere açık değil. Gerçek anlamda maliye tarafında bir ekonomi programı yok. Muhtemelen bundan sonra para politikasıyla birlikte bir maliye politikası programı da uygulanacak. Nisan ayında tekrar bir faiz artışı ihtimali var. Daha çok sıkılaşma önlemleri geleceğini bekliyoruz. Kamuda tasarruf önemli gündemlerden biri olacak. Çeşitli vergi artışları gelecek.
SERVET VERGİSİ DE KONUŞULUYOR
Çeşitli vergiler gelecek. Seyahat vergisi gelir gelmez bilmiyorum gerçekten. Servet vergisinde diğer ülkelere baktığımızda bu vergi geldiğinde varlıklı insanların ülkeden gittiğini gördük. Servet vergisi gelir mi bilemiyorum.
Enflasyonda yüzde 75’i görürüz
ENFLASYON TARAFINDA SEYİR NASIL OLACAK?
Enflasyonda muhtemelen mayısta yüzde 75 seviyelerini göreceğiz. Bu ayki enflasyon da yüksek gelecek.
Merkez Bankası son toplantıda her ne kadar faizde beklenenin üzerinde artış yaptıysa da faiz enflasyonun gerisinde gidiyor.
Yaz aylarında enflasyon baz etkisinden dolayı düşecek. Özellikle eylül ve ekim ayı verisine bakmak gerekiyor. Yani baz etkisi sonrası düşmeye başlıyor mu, başlamıyor mu? Şu anki politikaların devam ettiğini varsayarsak yılı yüzde minimum yüzde 45-50 arasında bir enflasyonla bitirebiliriz. Merkez Bankası yüzde 36 hedefini yukarıya revize edecek. Zaten yüzde yüzde 40’ın altında gelmeyeceği şimdiden belli oldu.
Kur 40 lirayı bulabilir.
DÖVİZ KURU TARAFINDA NELER BEKLİYORSUNUZ?
Kur dalgalı olsa da sonuçta kontrol ediliyor. Piyasada arz ve taleple tam olarak belirlenemiyor. Ama kur çok ciddi şekilde değer kaybettiği zaman da bunun enflasyona etkisi yüksek oluyor. Benim senaryomda kur yılı 40 TL seviyesinde kapatabilir. Piyasanın beklentisi de bu yönde. Ama kur çok daha yükseklere giderse, enflasyonu da daha yüksek seviyelere görürüz.
IMF konusu gündeme gelebilir.
ŞU ANDA PİYASALARDA RİSK OLARAK EN ÇOK NELERİ GÖRÜYORSUNUZ?
Tabii ki ekonomi yönetiminin bir değişime uğraması, tekrar eski politikalara dönüş bir risk olabilir. Yani çok kısa sürede iktisat kurallarının içine olmayan politikalarla buraya geldik. Türkiye yüksek bir enflasyonla mücadele etmek durumunda ve bunu toparlamak zaman alacak. Eğer doğru şeyleri yaparsak en az bir sene, bir buçuk senede toparlarız.
YANİ İYİLEŞME EN ERKEN 2026 MI?
2024 geçiş. 2025’de tam her şeyin uygulanması, 2026’da toparlanmadiyebiliriz. Ama bu programın bu ekiple devam etmesi lazım. Buradaki kritik başka bir nokta, tabi yabancı sermaye girişinin olması şart. Artık gerçekten kapsamlı üç yıllık çok ciddi bir program ortaya konulmalı. IMF konusu gündeme gelebilir. IMF’ye gitmeyeceksek, IMF tarzı bir program uygulamamız lazım. Eğer enflasyonu düşürmeye hedefi varsa bu yapılmak durumunda. 215 milyar dolar özel sektör ve kamu dış borcumuz var. Merkez Bankası rezervleri swapları ve kamu mevduatlarını dahil etmediğimiz zaman 65 milyar dolar ekside. Cari açık bu sene 35-40 milyar dolara çıkabilir. Önemli bir döviz ihtiyacımız olduğu belli. Bu da yabancıların gelmesiyle sağlanabilir.
YABANCILARIN GELMESİ SADECE BİR IMF PROGRAMINA MI BAĞLI?
Sıcak para, uzun vadeli, soğuk ve bir de ılık para diyorum ben gelen yatırımlara. Bu ortamda uzun vadeli yatırım gelmeyebilir. Çünkü burada yargıyla ilgili, hukukla ilgili güvence isteyeceklerdir. Ilık dediğimiz kredi anlamanda onlar birkaç yıllığına gelebilir. Sıcak para hemen gelebilir.
Maliyetler düşmeden rahatlama olmaz.
İHRACATÇILAR VE REEL SEKTÖR ÖZELLİKLE İKİNCİ YARIDA YURTDIŞINDA OLUMLU BİR HAVA BEKLİYOR, NE DİYECEKSİNİZ?
Türkiye ekonomisinde özel sektörün önemli bir yeri var. Fakat özel sektörümüz bazen kendi işinin yerine dış faktörlerden etkileniyor. Kendi işiyle uğraşacağına başka işlerle uğraşmak zorunda kalıyor. Mesela finansmandaki, maliyetlerdeki artışla uğraşıyor. Buna rağmen reel sektör ayakta kalıyor. Özellikle maliyetler tarafında ne zaman bir rahatlama görürsek, o zaman daha iyi bir reel sektörle karşı karşıya kalacağız. Yılın ikinci yarısında ihracatçılar için şöyle bir fırsat olacak; hem Avrupa’da, hem Amerika’da faiz indirimlerine başlanacak. Yani daha fazla likidite demek. Oradaki ekonomilerin daha iyi toparlanması demek.
Yargı bağımsızlığı şart.
ŞU AN TÜRKİYE EKONOMİSİNİN TEMEL PROBLEMLERİ NELER?
En büyük problem enflasyon şu anda. Tabii ki güven çok önemli. Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ne kadar kuvvetli olursa, o kadar daha çok güven, o kadar daha çok yatırım, o kadar daha çok dış kaynak, iş kaynağının içeride kalması. Yüksek enflasyonu çözmek için toplumsal bir mutabakat şart. Kamu, özel sektör, bireyler sivil toplum örgütlerinin işbirliği gerekiyor. Herkesin buna evet demesi lazım. Enflasyonu düşürmek çok maliyetli ve zor bir şey. Biz şu ana kadar bazı sorunları hep erteledik. Artık seçim de bittiği için artık bunun üzerine gitmeliyiz